444 22 41
  • İngilizce
  • Almanca
  • Türkçe

Coğrafi İşaretler Kanunu

‘‘Coğrafi İşaret; Belirgin bir özelliği, unvanı ya da başka nitelikleri bakımından köken olarak yer aldığı bir yöre, alan, bölge ya da ulus ile özdeş haline gelmiş bir ürünü belirten isim ya da işaretlere denir. Coğrafi işaretler kanunu; Coğrafi işaretlerin tescil edilmesi için izlenecek süreçler, tescil hakları, tescil hak ihlaline karşı açılan davalar, davaların neticesinde uygulanacak cezai işlemleri ve diğerlerini belirten kararnamedir. ’’

Coğrafi işaretler kanunu bakımından coğrafi işaretler, fikri ve sınaî mülkiyet haklarından biri tanesidir. Belirgin olan bir özelliği, şanı ya da diğer nitelikleri bakımından aslının yer aldığı bir yöre, bölge ya da  ulus ile özdeş haline gelmiş bir ürünü ifade eden işaretlere denir. Bir işaretin coğrafi işaret şeklinde bir unsurunun bulunması, kanunda ve ya tüketici kesiminde algılamasından oluşabilir. Diğer FSMH'ndaki gibi, Coğrafi işaretler de bir tekel hakkı yer almamaktadır. Lakin bu tek elden yürütme hakkı patent, telif hakları ve markadaki gibi bir haktan ziyade, kolektif bir tekel hak niteliğindedir.  

 

Coğrafi işaretler coğrafi işaretler kanunu bakımından ikiye ayrılır;

1. Mahreç işareti

Coğrafi kapsamı belirlenmiş bir yöre ya da bölgeden oluşan ve belirgin bir özelliği ya da diğer nitelikleri ile söz konusu coğrafyası kapsamı ile aynı duruma gelmiş, üretiminin gerçekleşmesi, ürünün işlenmesi ve yapılacak diğer işlemlerden asgari olarak bir tanesinin bu coğrafya kapsamında dahilinde gerçekleşme hakinde yer alan ürünlere denir.

2. Menşe adı

Bir ürünün coğrafya kapsamını belirlenmiş bir bölge ya da ülkeden meydana gelen ve temel ya da tüm özellikleri bu bölgeye yönelik beşeri ve doğa faktörlerinden meydana gelen, ürünün üretilmesi, ürünün işlenmesi ve diğer yapılan tüm işlemleri ile bu coğrafya sınırları kapsamında gerçekleşmesi durumunda yer alan ürünler adına geçerlidir.

Ürünün üretim yeri, Menşe adı ve Mahreç işareti arasında buluna farkı oluşturmaktadır.

 

Menşe adının bulunduğu ürünler ait oldukları coğrafya kapsamında haricinde üretiminde bulunamazken, mahreç işareti bulunan ürünler ise diğer coğrafi alanlarda üretiminde bulunabilir.

 

Diğer bir açıklama ile, ürünü farklı kılan özelliği tümü ile alakalı olduğu coğrafyadan kaynaklanması durumunda ve üretim aşamalarının tümü o coğrafya yapılıyorsa ürün menşe adı ile tescil işleminde bulunulabilir.

 

Eğer üretim aşamalarının bir bölümü söz konusu coğrafya dan kaynaklanması durumunda ve ürünün bazı üretim süreçleri o coğrafya da dışında da yapılıyorsa ürün mahreç işareti ile tescil işleminde bulunulabilir. Fakat mahreç işareti ile koruma altına alınan ürünlerin üretiminde, bulundukları coğrafya alanına yönelik ham madde ve üretim şekilleri aynen faaliyet konması ve ürün kalitesi aynı olmalıdır. Söz konusu işaretler kanun ile koruma altına alınır. Bu koruma, haksız rekabet yasaları, tüketici koruma yasaları, marka yasaları kapsamında olabileceği gibi, Coğrafi işaretler yasaları kapsamında da yer alabilir. Bu koruma kapsamında yatan, işaretlerin yasallığı bulunmayan kullanıcıları nezdinden icra edilmesini önlemek ve tüketici tarafından ürünün asıl coğrafi alan konusunda yanılgıya düşürülmesini engellemektir.

 

Üretici ve tüketicilerin koruma altına alında yalnızca ulusal seviye olmayıp ülkeler arası seviye de koruma altına alınmaya çalışılmıştır. Fikri sinai mülkiyet haklarının teknik ve yasal boyutunun bulunması, bu haklara yönelik işlemlerin ve faaliyetlerin ülkeler arası seviyede koordineli duruma getirilmesi adına pek çok ülkeler arası anlaşma ve sözleşmeler yer almaktadır. 1883 senesinde 11 adet ülke sınaî mülkiyet haklarının koruma altına alınması adına Paris Sözleşmesi’ni imzalamışlardır. Bu sözleşmenin hedefi, değişik uluslarda yer alan sınaî mülkiyet hakları ile alakalı yasa mekanizmalarını  koordineli duruma getirerek ülkeler arası yasal bir kurumsal yapı meydana getirmektedir.

 

Paris Sözleşmesi’ne kadar buluşu yapan kişi bir ülkede başvuru yaptığında aynı buluşunun koruma altına alınması adına diğer bir devlette müracaat işleminde bulunulamıyordu. Paris Sözleşmesi bir müracaat ile aynı zamanda talep edilen tüm taraf olan devletlerde müracaatta bulunulmayı imkanlı duruma getirmiştir . Türkiye Paris Sözleşmesine 1925 yılında taraf olmuştur. 2007 senesi ile Paris Sözleşmesi’ne 171 ülke taraf olmuştur.  Sözleşme, işaretler ile alakalı ülkeler arası bir standart oluşturmamak ile birlikte, yalnızca işaretlerin koruma altına alınması ile alakalı genel şartları barındırmaktadır. 1883 yılında yapılan orijinal Paris Sözleşmesi’nde işaretlerin korsan ve yanılgıya meal verecek şekilde icra edilmesini önleyen maddeler bulunmaktaydı; lakin önlemeler yanlış ticaret unvanı icra edildiği hususlarda geçerliydi. Paris Sözleşmesi’nin işaretlere yeterli koruma oluşturmaması sebebi ile, 1891’de imza atılan Madrid Anlaşması’nda, işaretle ile alakalı bir birlik hazırlanmıştır. Bu birliğin hedefi anlaşmaya taraf olan devletlerde ürünlerin kaynağı ile alakalı olan yanılmaya neden olacak işaretleri engellemektir. Bu duruma rağmen, Madrid Anlaşması’nda işaretlere verilen koruma Paris Sözleşmesi’nde temin edilen korumanın ilerisine gidememiştir. Madrid Anlaşması’nın Paris Sözleşmesi’ne kısayla verdiği ilave koruma, toplumu yanılgıya düşürecek işaretlerin icra edilmesi hususunda ihtiyaç duyulan tedbirlerin tedarik edilmesidir.  İşaretlerin koruma altına alınması ve ülkeler arası müracaatların imkanlı duruma getirilmesi adına 1958 senesinde imza atılan Lizbon Anlaşması ile Lizbon sistemi oluşturulmuş ve sistem 1966’da yürürlüğe konmuştur. Bu sistem, şuan Dünya Fikri ve Sınaî Mülkiyet Hakları Organizasyonu’nun ülkeler arası bürosu nezdinde yürütülmektedir ve 26 devlet nezdinde faaliyet konmaktadır.

 

Sık Sorulanlar /ss.aspx

Hemen Başvurun!

Tescil veya Patent başvurunuz hakkında bilgi almak için formu doldurup hemen bize gönderin!

HİZMET LOGOLARIMIZ

Sistem Patent altında hizmet verdiğimiz markalar yanda listelenmiştir.

Smiley face
--%>